YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Yeni eğitim öğretim yılı çok anlamlı bir dersle başlıyor. Öğretmen arkadaşlarımız, “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” içerikli ilk derste, bütün dünyanın gözü önünde on aydır devam eden, neredeyse televizyon ekranlarından canlı yayınlanan soykırımı, her sınıf seviyesinde anlatmakta zorlanmayacaktır. Çanakkale ile Gazze’nin bağını kurabilen öğrencilerimiz, tarihi nasıl okumak gerektiğini kavrayacaktır.
Öğretmenliği diğer mesleklerden farklı kılan en önemli özelliği, öğretmenlerin her eylül ayında mesleğe yeni başlıyormuşçasına heyecanla öğrencileriyle buluşmalarıdır. Uzun yaz tatili sonrası yeniden yoğun, yorucu günler başlasa da bu heyecan, her daim bizi diri tutar ve her türlü problemi sınıf kapısının dışında bıraktırır.
Bu yıl aynı zamanda yeni müfredatın uygulamaya başlanacağı yıl olacak. Çok tartışıldı, emek verildi ve artık yeni yaklaşımıyla, yeni ders kitaplarıyla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, her kademenin ilk sınıflarında eğitim hayatımıza giriyor.
Öğretmen arkadaşlarımız başta olmak üzere eğitimin tarafı olan bütün herkese, bu aşamada tavsiyem şu olsun:
Programın nasıl geliştirildiğini, hangi aşamalardan geçtiğini, kimlerin ne amaçla hazırladığını, eleştirenlerin niçin eleştirdiklerini, destekleyenlerin neden desteklediklerini vs. bir kenara bırakarak, yeni müfredatın mantığını, ne yapmaya çalıştığını araştırın ve yorumlayın.
Yeni müfredat ve yeni eğitim yaklaşımıyla, eğer öğrencilerimizi sınav baskısından kurtarır, test sorusu çözmek yerine konuyu derinlemesine analiz edebilecek şekilde donatır; sanata, spora ve sosyal etkinliklere zaman ayıran, yazabilen, sosyal yönü gelişmiş ve değerlerimizle barışık şekilde yetiştirebilirsek kendimizi başarılı sayabiliriz.
Okullar açılıyor, beklenti yüksek ve her yıl yaşanan problemler maalesef bu yıl da yaşanıyor. Son bir haftadır yüz yüze görüştüğüm, telefonda dinlediğim okul yöneticileri, her sene başında yaşanan sıkıntıların ötesinde birçok konudan bahsediyor. Okulların bütçe problemi bundan kırk yıl önce de vardı otuz yıl sonra da olacaktır. Ancak dinlediğim ve anladığım kadarıyla bu yıl problemleri derinleştiren başka tespitlerim oldu.
Şöyle ki; yönetimde merkezin güçlendirilmesine karşı yerelin elinin kolunun bağlanması birçok problemin çözümünü zora sokmanın ötesinde yönetici kadronun moralini bozar, sinirlerini gerer ve verimini düşürür. Yanlış anlaşılmasın göz yumun, mevzuatı yok sayarak çözsünler demiyorum, tam aksine bütçe verin, çözülsün ve denetleyin diyorum.
İlk hafta uyum dersleri, müfredat seminerleri, zümre toplantıları derken yaşanan koordinasyonsuzluk bir yana okul müdürleri, TYP yerine getirilen İUP, sınıfların ve öğretmenlerin kura ile belirlenmesi, kira gelirlerinden yoksun kalınması gibi yeniden gözden geçirilmeye muhtaç uygulamalardan şikâyet ediyorlar.
Geçen eğitim öğretim yılını birçok açıdan hazırlık ve planlama yılı gibi düşünürsek bu yılı performans yılı olarak görebiliriz.
Statükoyu korumak için atılan her türlü adıma itiraz edenlere, yeni müfredatı erteleyin diyenlere, çaresizlik içinde başka arayışlar peşine düşenlere, müflis tüccar gibi eski defterleri karıştıranlara, “ideolojik önyargıları eğitim sevdalarından büyük olanlara” inat; yapılan güzel işlere sahip çıkmaya, değerlerimizi yaşatmaya, çocuklarımızı sapkın akımlardan korumaya, kötü niyetlileri deşifre etmeye, eğitim sistemini insan fıtratına uygun hale getirmek için dönüştürmeye devam edeceğiz.
Talat YAVUZ?
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri
ÇALIŞMA HAYATINDAN SAYFASINI