SÜRMANŞET HABERLER
SON EKLENENLER

KURUL: SERBEST KIYAFET UYGULAMASINI SAVUNUYORUZ

Öğretmenlerin sorunlarına çözüm üretmeyen MEB'in heybesinden bu kez beyaz önlük çıktı. Öğretmenlerin reddettiği uygulamayı değerlendiren Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, 'tek tipleşme' dayatmasına dikkat çekerek, 'domino etkisi' uyarısında bulundu.
17 Kasım 2023 16:39

Artı Gerçek - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2023-2024 eğitim ve öğretim yılına ilişkin tepki çeken bir karara imza attı. Yeni karara göre öğretmenlerin beyaz önlük giymesi isteniyor. Karara gerekçe olarak ise 'öğretmenlerin mesleki temsil ve öğrencilere rol model olması' gösteriliyor.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni uygulama sonrası yaptığı açıklamada öğretmenlere Türkiye'de Öğretmenler Günü olarak kabul edilen 24 Kasım'da beyaz önlük hediye edileceğini söyledi. Ayrıca öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemleri (MEBBİS) üzerinden önlük talep edebileceği de açıklanan bilgiler arasında.

Fakat beyaz önlük uygulamasının tek yönü bu değil. Uzmanlar ve öğretmenler, uygulamanın arkasında 'tek tipleşme' dayatmasının olduğunu savunuyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul da bu görüşü destekleyenlerden.

Nejla Kurul, Artı Gerçek'e beyaz önlüğün ne anlama geldiğini, öğretmenlerin taleplerini ve eğitim sistemindeki sorunlar bağlamında MEB'in uygulamasını değerlendirdi.

ÖĞRETMENLER ÖNLÜK İSTİYOR MU?

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, öğretmenlerin ihtiyaçları, okulun içinde veya yaşamlarında karşı karşıya kaldığı güçlükler sıralandığında önlüğün hiç de akla gelmeyecek bir uygulama olduğunun altını çiziyor. “Öncelik öğretmenler önlük istiyor mu?” diyen Kurul, zaten isteyen öğretmenlerin önlük kullandıklarını ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Örneğin okul öncesi eğitimde küçük çocukların çok fazla boyalı kalemle haşır neşir olmasından dolayı öğretmenler önlük giyebiliyor. Ya da matematik öğretmeni, fen öğretmeni, mesleki teknik liseler de zaten bir önlük uygulaması var. Çünkü branşları gereği doğrudan pratiğin içinde oldukları için veya kara tahtanın, beyaz tahtanın karşısına geçtiğinde kullandıkları kalemin giysilerini çizeceği varsayımı üzerinden öğretmenlerimiz isterlerse önlük giyiyorlardı. Okullarda buna rastlamak da mümkündü, bu çeşitliliğin kendisi güzeldi."

'SERBEST KIYAFET UYGULAMASINI SAVUNUYORUZ'

Öğretmenlere serbest kıyafet uygulamasının eskiden beri Eğitim-Sen’in savunduğu bir ilke olduğunu söyleyen Kurul, "Kimin ne giyeceğine, nasıl renkler giyineceğine niye siyasal iktidar ya da devlet karışsın ki” diyor. Bugün ÇEDES projesi üzerinden “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” adı altında Diyanet İşleri Başkanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokolde okullarda din görevlileriyle karşılaşmaların artacağı bir dönemin planlandığını bildiklerini söyleyen Kurul sözlerine şöyle devam ediyor:

"Oysa biz şunu biliyoruz, öğretmen öğrencisiyle günlük olarak aynı zamanda öğrenir, öğrenci de öğretmeni ile beraber öğrenir, yine öğrenci arkadaşlarından öğrenir. Şimdi önlük uygulamasıyla tek tipleştirmeye çalışıyorlar, bu tek tip kıyafetin kendisi bugün cezaevlerinde bile itiraz edilen bir konu. Önlük meselesi özellikle de kadınlar üzerinden uygulanan bir basınç. Çünkü biliyorsunuz İstanbul sözleşmesinden geri çekinildi ve okullarda kadına yönelik şiddet, eğitim alanında öğretmenlere yönelik şiddetin olduğunu da görüyoruz. Çeşitli önlemler alınması gerekirken, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak gerekirken, hedefte kadın öğretmenler olduğunu hissediyoruz. Çünkü üst üste gelen Millî Eğitim Bakanlığı’nın bir yandan karma eğitim karşıtı konuşmaları, bir yandan ÇEDES protokolü, bir yandan haftalık ders çizelgesinde seçmeli dersler grubunda bir dersin daha zorunlu seçilmesini getirerek halihazırda var olan ve insan haklarına aykırı biçimde var olan Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersinin zorunlu seçtirilmesi varken bir yandan da önlük sorunuyla karşılaşıyoruz."

'KADIN ÖĞRETMENLERE 'BU NASIL KIYAFET' DEYİP ÖNLÜK DAYATACAKLAR'

Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını dile getiren Kurul, eğitim emekçilerinin en başta insan onuruna yaraşır bir ücret alıp, kültür, sanat, spor faaliyetlerine katılmaları gerektiğini, bu faaliyetlerin de öğrencileri bütün konularda destekleyecek ve güçlendirecek bir durum olduğunu ifade ediyor. Şu an okullarda evden işe, işten eve bir hayat örüldüğünü belirten Kurul, öğretmenlerin sosyal, kültürel faaliyetlerle ilişiğinin neredeyse kesildiğini belirtiyor ve şunları söylüyor:

“Eğitim alanı bu kadar kurak, bu kadar çorak bir haldeyken biz bunun canlandırılması için bütçenin kullanılmasını veya eğitime ödenek ayrılmasını talep ederken Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerinden bir milyona yakın önlük diktirmek nedir? Kime sordular? Bizim vergilerimizi nereye kullanıyorlar? İşin diğer bir tarafı da önlük gerçek bir ihtiyaç olmamasına rağmen bir de üzerine ‘önlük giymek gönüllüdür’ falan diyorlar ama bir süre sonra özellikle kadın öğretmenlere ‘bu nasıl kıyafet’ deyip önlük giymeyi dayatacaklar. Yine biliyoruz ki, kadın öğretmenlerin giysileri ile ilgili iktidar kesimi görece olarak kendilerine uymadığında önlüğü dayatacaklar. Bir türlü kapanmanın başlangıcı olarak düşünüyoruz. Bu yüzden Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak karar aldık, üyelerimize beden ölçülerini bildirmemelerini söyledik. Millî Eğitim Bakanlığı bir öğretmenin ne giyip ne giymeyeceğine karışma hakkı yoktur”

'BU UYGULAMA TEK TİPLEŞMEYİ DAYATAN BİR UYGULAMA'

Bir öğretmenin serbest kıyafetle okula gidebileceğini, isterse de önlük giyebileceğini ama önlük uygulamasının ciddi bir sorun olduğunun altını çizen Kurul, önlük uygulamasının tek tipleşmeyi, aynılaştırmayı dayatan bir uygulama olduğunu da belirtiyor. Eğitim alanının kamusal bir alan olduğunu, başta eğitim sendikaları olmak üzere muhalif sendikaların da sözünü söylemelerini sağlayacak bir mekanizmanın kurulması gerektiğini söyleyen Kurul, adeta Anayasa kadar önemli olan 19 milyon çocuğun nasıl, ne öğreneceği, hangi bilgi, beceri tutumlarını geliştireceğini, hangi niteliklere sahip olması gerektiğine ilişkin eğitim programlarının belirlendiğini ifade ediyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Bu programlarda iktidar kendi siyasal, ideolojik hedefleri doğrultusunda ‘köklü değişiklikler, sadeleştirme’ yapacağız dediklerine göre ciddi bir değişiklik söz konusu olacak ki bu kitapların değişimi demek, bu eğitim fakültesi programlarının değişmesi demek, bu yeni öğretmenlerin bu eğitim programlarına göre yetiştirilmesi demek. Yani bir domino etkisi yarattığı için de etki alanı oldukça geniş. Şimdi baktığımızda önlük meselesi doğrudan bir metafor olarak eğitim sistemini aynılaştırma, çok farklı nitelikteki giysileri görmeden onların üzerini beyaz önlük uygulamalarıyla örtme çabası olarak değerlendiriyoruz. Önlük uygulaması okullardaki çalışma barışını bozabilecek bir uygulama. Yukarıdan aşağıya hiçbir talep olmadan, böyle bir ihtiyaç iletilmemişken uygulamaları ilginç. 21 yıldır iktidardalar, biz de yüz yılı aşkın bir zamandır sendikal mücadele yürütüyoruz, hiçbir iktidar döneminde bir önlük ihtiyacı olmadı. Bu önlük uygulamasının bir etkisi olacak tabi, öğretmenler birbirlerinin farklılıklarına saygı duyuyorlar ama yarın bir gün arkasında zoru gördükleri bir süreçte gönüllüymüş gibi yaparak önlükleri giymeye başlayabilirler."

ARTI GERÇEK

ÇALIŞMA HAYATINDAN SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
SON EKLENEN HABERLER