ABDURRAHMAN ÖRNEK ornekabdurrahman@gmail.com

SEN BUNA DEĞERSİN

23 Ekim 2022 Pazar 12:40

“Sen buna değersin” gibi kişisel gelişim hurafeleri, sosyal hayatın gerçekliğinin
sonu, bireysel hayata narsist  zorbalığın müdahalesi ve rekabet kültürünün 
tahakkümüdür. “Sen buna değersin” gibi kişisel gelişim telkinleri insanın kendisine
yabancılaşmasının sübuta ermiş ifadesidir. Balon gibi şişirilmiş bu duygu kendisini
beğenmiş, kendisinden başkasının varlığının hiçbir ehemmiyetinin olmadığına
kendisini inandırmış, kendisini dünyanın merkezi olarak gören, herkesten takdir ve
onay bekleyen bir fenomene dönüştürür insanı. Her şeyden değerli olduğuna inanan
insan ve oldukça yüksek değer atfettiği eşyanın, nadirliğini yitirdiğinde
değersizleştiğinin farkına varmak yerine iyice kendisini oraya mahkum etmektedir.
Birilerinin kendisini doğal halleriyle fark etmesine izin vermeyen, kişisel gelişimlerle
şişirilerek kendi değerini kendisi belirleyen insan, bir süre sonra çürümüşlüğün dibini
boylamaktadır. Kendisini toplumun dışında tutan tipler  aynı zamanda kabullerini
sürdürmek için maddi standartlarını yükseltebilmek adına sürekli çabalama
arzusundadırlar. Bireysel kimliğe giden yolları sonuna kadar açmakta, zenginlik,
saygınlık ve tanınmayla kendi kendisini ödüllendirmektedir. ‘’Sen buna değersin’’
anlayışındaki ilişkiler tamamen çıkara dayandığından, bir süre sonra iş arkadaşlarıyla
birbirlerini karşılıklı düşmanlaştırmaya, toplumsal hayatın temellerini dinamitlemeye,
birlikte  yaşama arzularını ve kabiliyetlerini yitirmeye kadar gitmektedir. Enformasyon
çağının sunduğu sınırsız özgürlük ve bu özgürlük ihtiyacının iktisadi sermayesinin
karşılanması  için ara vermeden çalışan ve bu uğurda kendi kendisine  karşı
saldırganlaşan kişiliklere şahit olunmaktadır. Ve bütün bunlar özgürlük putunun
meşrulaştırılmış gayri meşru söylemleri adı altında yapılmaktadır. Bu özgürlük
özellikle özgüven, öz yönetim, toplumsal kısıtlamalardan özgürleşme, kendi
hayatının denetimini eline alma ve kendi kaderini tayin etme gibi hususlara
dönüştürülmektedir.(Alexandra Rutherford)Toplumsal yapının temel dinamiği olan
aile yapısı da bu paylardan nasibini almaktadır. Kadın kadınlık fıtratından, erkek te
erkeklik fıtratından uzaklaştırılmaktadır. Manevi, genel geçer toplumsal kurallar bu tür
telkinlerle itibarsızlaştırıldığından, herkes nihai otorite olarak kabul ettiği rasyonel
aklıyla küçük bir tanrı olmaktadır. Bu tür yaşam tarzlarından maalesef din de nasibini
almaktadır. Teknolojik imkanların artmasıyla dine olan kayıtsızlık ve bir türlü
dengelenemeyen dünyevi güç küreselleşerek gitgide bireyi kuşatarak
perçinlemektedir. ‘’Sen buna değersin’’ gibi ifadeler bireyde sahte benlikler
oluşturmakta, eleştiriye sağır hatta yapıcı eleştirileri bile kabul etmeyen, diğerleri ile
empati kuramayan ve karşıdaki söylenenlere önem affetmeyen kişilikler meydana
getirir. Bu tipler ötekini eleştirmek söz konusu olduğunda eleştiride oldukça cömert
davranan ancak kendisi eleştirildiğinde rahatsız olan kişiliklerdir. Bireysel hayatını
narsistlik üzerine kuran kişilikleri değiştirmek zordur. Narsistler ilişki kurdukları
özneleri kendileriyle eşit birer özne olarak değil, daha çok bir nesne olarak gördükleri
için onlar üzerinde baskı kurmak ve hatta fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamaktan
geri durmazlar. Kendi istedikleri doğrultuda dönüştürmek ve bu dönüşümleri de kendi
içinde meşru görme çabasına girerler..Narsist benlik şişirilerek hedefi belli olan kibre 
dönmektedir. Söylemleri ile genellikle kibri/büyüklenmeyi ve diğerleri hakkında
küçültücü ve değersizleştirici ifadeler kullanmaktadırlar.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #