İşçilerin Petrol-İş’te örgütlenmelerinin ardından işten atmaların başladığı İstanbul Hadımköy’de bulunan As Plastik önünde başlayan direniş sürüyor. Fabrika önüne kurdukları çadırda sabah saatlerinden akşama değin seslenişlerini sürdüren işçiler, üyesi oldukları Petrol-İş’in yetkisinin tanınmasını, patronun sözleşme masasına oturmasını ve işe iadelerini istiyor. İşçiler, As Plastik patronunun haklarını tanıyıp, taleplerini kabul edene kadar direnişlerini sürdürmekte kararlı. Öğle aralarında, iş giriş-çıkış saatlerinde dışarıdaki arkadaşlarının yanına gelen işçiler uyarıyor: “Taleplerimiz kabul edilmezse 19 Eylül’de greve çıkıyoruz.”
PATRON: SENDİKA İSTEMİYORUM
Hadımköy’de faaliyet yürüten, 145 işçinin çalıştığı As Plastik, poşet, ambalaj ürünleri üretiyor. Üretilen ürünlerin çoğu İsrail, ABD, Hollanda ve Almanya’ya ihraç ediliyor… 25 bin lira civarında ücret alan işçiler, havalandırmanın yetersizliği nedeniyle astıma yakalandıklarını, nefes darlığı çektiklerini söylüyor. Fabrikadaki kimyasaldan dolayı bir arkadaşlarının kansere yakalandığı da işçilerin iddiası arasında.
Direniş çadırında görüştüğümüz işçiler, “Çalışma koşulları sağlıklı değil, toz dumandan nefes alamıyoruz” diyor. İnsani çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir ücret talep eden işçiler, bu sebeple 2022 yılında Türk-İş’e bağlı Petrol-İş’te örgütlenmeye başladı. Bir süre sonra Petrol-İş, çoğunluğu alıp yetki talebinde bulunurken, patronun itirazı nedeniyle Petrol-İş’in yetkisi iki sene sonra kesinleşti. Bu iki yıllık süreçte ise As Plastik patronu öncü işçileri işten atıp, içerideki işçilere baskısını sürdürüp sendikayı bertaraf etme çabasına girse de başarısız oldu. 2024’ün nisan ayında toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri başlarken, işçiler patronun “İş yerinde sendika istemiyorum” sözleriyle karşı karşıya kaldı. Görüşmeler sürerken de teker teker öncü işçiler işten atıldı.
İŞTEN ÇIKARILDIĞINI YOLDA ÖĞRENDİ
İşçilerle görüştüğümüz gün de bir işçinin çıkarılmasıyla işten çıkarılanların sayısı 9 oldu. Vardiyaya gelirken yolda telefonuna gelen bir mesajla işten çıkarıldığını öğrenen Mehmet Ali Erbaş, yolunu değiştirmedi, fabrikada bant başına alınmadığı o gün hemen direniş çadırına geçti. Erbaş, “Burada 5 yıldır çalışıyorum. Tamamen sendika üyeliğimden dolayı işten atıldım. Biz hakkımızı arıyoruz. İçeri alınmamam için talimat verilmiş, ben de çadıra geldim. Direnmeye devam. Hakkımızı alana kadar buradayız. Hiçbir yere gitmiyoruz” diyor.
İşçilerden Gökay Yılmaz’ın ilk iş yeri. 17 yaşında aile ve bakanlık izniyle çalışmaya başladığı fabrikada bir seneyi doldurmuş. Tecrübe ettiği ilk direnişin heyecanını yaşıyor. Kendisi gibi genç işçilere mesajı var: “Aldığım ücretle hem kendime hem aileme bakmaya çalışıyorum. Bir de üniversiteye gitmek için biriktiriyorum. Ama bu zamanda yetmiyor. Benim aldığım ücret 21 bin 500 lira. Burada sürekli patronlar tarafından baskı uygulanıyor. İşini güzel yapsan da işten çıkarılıyorsun. Hakkını ararsan kendini burada buluyorsun. Ben direnişte güçlü olduğumuzu hissettim. Bütün genç işçiler hakkını arasın.”
İŞTEN ATMA GEREKÇESİ: SENİ BİR TÜRLÜ SEVEMEDİM
2015 yılından bu yana fabrikada çalışan Kenan İncekaş ise işten atılan iş yeri temsilcilerinden. 9 yıldır çalıştığı fabrikada ne hikmetse sendikalaştıktan sonra patron Kenan’ı sevmediğine karar vermiş: “Bir sene önce iş yeri temsilcisi seçilmiştim. Bir ay önce patron beni yanına çağırdı. Karşısına oturdum. ‘Kenan’ dedi: ‘Ben seni bir türlü sevemedim. Sevmek için çok uğraştım.’ Ona beni sevmek zorunda olmadığını, aramızdakinin patron-işçi ilişkisi olduğunu söyledim. ‘Tamam’ dedi. ‘Ben seninle çalışmak istemiyorum’ dedi. Burada bir sendikal faaliyet olduğu için beni işten çıkardı. Bizi Kod 46’dan işten attı. Benden sonra işten atmalar devam etti. Tehditler, baskılar artmıştı içeride. Halen de sürüyor. Şimdi içeride kendisinin sözleşmesini dayatıyor işçilere. ‘Bu kapıdaki arkadaşlar terörist. Bize zarar veren insanlar. Onları hiçbir şekilde istemiyoruz. Burayı yakarım onları işe almam’ diyormuş. Ben 9 sene buraya emek vermişim. Herhangi bir hatam, bir tartışmam, bir küfrüm, bir hakaretim hiçbir zaman olmamıştır.”
Kenan İncekaş, direnişlerinde kararlı olduklarını söylüyor: “Direnmeye devam ediyoruz. Ama en büyük direnişi içerideki arkadaşlar veriyor. Çünkü aşırı baskı altındalar. Sürekli birebir yukarıya çağrılıyorlar. ‘Ya sendikadan yanasınız ya bizden’ deniliyormuş. ‘Biz sendikayı kesinlikle istemiyoruz. Kapıdaki direnen arkadaşlar ne istiyorsa verelim, gitsinler’ diyorlar. Bizim derdimiz para değil. Biz, haklarımız korunsun istiyoruz. Bu yüzden sendikayı istiyoruz. Biz patronların sözüne güvenmiyoruz. Daha önce hakkımızı yediklerini gördük. Her şeyimizi garanti altına almak için sendikaya başvurduk. Ve bu şekilde de devam edeceğiz. Zafer mutlaka emekçinin olacak. Kazanacağız.”
İLKOKUL MEZUNU İŞÇİ ZAM HAK ETMİYOR!
6 yıllık İşçi Ebubekir Taşkın Temsilci. Sürekli aşağılandıklarını belirtiyor: “Burada 10 yıllık usta arkadaşlarımız 25 bin lira ücret alıyor. Havalandırma kötü, nefes alamıyoruz. Yemekler çok kötü dediğimizde bize, ‘Evinizde böyle yemek mi yiyorsunuz’ dediler. Daha önce arkadaşlarım bireysel olarak zam istediğinde ‘Sen ilkokul mezunusun, ne zammı’ dediler. Hep dışlama, aşağılama. Direnişe çıktığımızda da ‘Çocuğunun okul çantasını nasıl alacaksın’ dediler. Direnişimizi kırmak için dışarıdan Türkmen işçi almaya başlamış. İşçilere apart açmış. Burada böyle bir adaletsizlikle karşı karşıyayız. Maksat burada insanları bölmek. Sendikayı bertaraf etmek. Taleplerimiz kabul görmezse, zam yapılmazsa, işten atılanlar geri alınmazsa 19’unda bütün fabrika greve çıkıyoruz” dedi.
İŞÇİ SENDİKALAŞMA HAKKINI KULLANAMIYOR
Petrol-İş Genel Başkanı Süleyman Akyüz de çadır alanında işçileri ziyaret ediyor. Sendikalaşma önündeki engellere dikkat çekerek As Plastik işçileri ile dayanışma çağrısı yapıyor: “As Plastik’te yaşadığımız sorun aslında Türkiye’de yaşanan genel bir sorun. İşverenler istedikleri gibi yönettikleri ve istedikleri gibi ücretlendirdikleri yapı değişsin istemiyor. Türkiye’de 15 milyon çalışan içerisinde 2.5 milyon sendikalı üyeden bahsediyoruz. Bunların zaten 2 milyondan daha azı toplu iş sözleşmesi yapmış. Örgütleme önünde yasal engeller var. Normalde baktığınızda anayasal ve yasal hakkımız sendika. Bu hakkımızı kullanırken işverenler buna karşı çıkıyorlar. Hukuksal olarak da peşini bırakmayacağız. Çünkü emeği savunan bir mücadele örgütüyüz. Burada işveren organize sanayi bölgesindeki patronlardan da destek alıyor. Burada sınıf dayanışmasını göstermek durumundayız. Hangi iş kolu olursa olsun, hangi sendika olursa olsun, hangi konfederasyon olursa olsun kim örgütleme mücadelesi veriyorsa bu örgütleme mücadelesi neticesinde bir sıkıntıya düşüyorsa, işverenler birbirine nasıl el veriyorsa bizim de birbirimize el vermemiz lazım. Burada bu iş başarıldığında yan taraftaki fabrikadaki işçiler de başaracak. Diğer taraftaki de…”
ÇALIŞMA HAYATINDAN SAYFASINI