YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
On iki yıllık zorunlu eğitimin olumsuz sonuçlarını, son yıllarda özel sohbetlerimizde eğitimci bakışıyla düşük yoğunlukla da olsa tartışırken, dibe vuran nüfus artış oranımızın bizi yok olmaya götürdüğü gerçeği ile birden başka bir boyutla da tartışmaya başladık.
Eğitim ve sosyolojik bir vakıa olarak her iki yönüyle de bu tartışma yerinde ve geç kalınmış bir tartışmadır.
Darbe ürünü sekiz yıllık kesintisiz eğitimi değiştirirken, gelmesi muhtemel direnci kırmak adına, “sizin silah zoruyla getirdiğiniz sekiz yıllık kesintisiz eğitimi kesintili hale getiriyoruz ancak zorunlu eğitimi de on iki yıla çıkarıyoruz.” diyerek yapılan ve çok da tarışılmayan bir adım bizi bugün uçurumun kenarına getirmiştir.
Zorunlu eğitimin kaç yıl olacağından ziyade alt sınıflarda yönlendirme, mesleki/akademik eğitim dengesi, esnek uygulamalar gibi diğer hususlarda önemlidir.
Mevcut haliyle on iki yıllık zorunlu eğitim ve herkese üniversite fikri:
Mesleğe yönlendirmiyor, akademik başarıyı önde tutuyor ve gençlerimizin hayata atılmalarını ve aile kurmalarını geciktiriyor.
Beceri kazandırmıyor ve eğitimin hayatla bağını kurmuyor.
Erken evlenmeyi, aile kurmayı ve çocuk sahibi olmayı, neredeyse ayıplanacak bir durum gibi gören batıyı yüceltiyor.
Hangi formülle yapılırsa yapılsın, diplomaların tartışıldığı, yükseköğretimde bir çok bölümün kapanmak zorunda kaldığı bir dönemde eski usülle gitmek artık mümkün değildir.
On iki yıllık zorunlu eğitimin, eğitim doğruları ile tespit ettiğimiz olumsuzluklarını; beraberinde yürütülen batılı hayat tarzını yüceltme, sapkın evlilikleri yasal hale getirme, az çocuklu ailenin çağdaş çok çocuklu ailenin ilkel aile olduğu algısı gibi diğer etkenlerle beraber düşündüğümüzde tablo daha da ağırlaşıyor.
Aile yılı ilan ettiğimiz bir yılda zorunlu eğitim süresi başta olmak üzere eğitimi, içeriğinden özelikle son dördü yani lise kısmını gecikmeden yeniden dizayn etmeliyiz.
Ortaokuldan sonra, özellikle çağ nüfusunun yüzde yetmişlere varan kısmı için sistemi acilen esnetmek, değiştirmek, yeni alternatifler sunmak zorundayız. Bunu yaparken en önemli fikir de gençlerimizin bir an önce hayata atılmalarının önünü açmak olmalıdır.
Ya son dört, yani lise kısmı zorunlu eğitim kapsamından çıkarılmalı ya da yeniden tanımlanarak mesleki eğitim, kurslar, özel yeteneğine göre sunulan alternatif uğraş alanları eğitim süreçleri olarak tanımlanmalıdır.
Değilse çok geç olacak ve gelecek günler daha da içimizi karartacaktır. Pedagoji bilimi de aslında bunu emretmektedir.
Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri
ÇALIŞMA HAYATINDAN SAYFASINI