YAŞAR ŞAHİN ysahin028@gmail.com

BAŞARILI ÇOCUK KİMDİR?

28 Şubat 2016 Pazar 15:02

Bu soruya muhatap olduğunuzda bir kısmınız, gecesini gündüzüne katıp, derslerine daha fazla zaman ayıran, arkadaşlarına, oyuna ve çevresindekilerle arasına duvar ören ve nihayetinde öğrenim yılı sonunda testlerden daha fazla net çıkartarak, yüksek puanla iyi bir üniversiteyi kazanıp, tahsil hayatına başlayan ve daha sonra söz konusu okulu bitirip, çalışma hayatına atılarak, hatırı sayılır miktarda maaş alan çocukları hayâl edebilirsiniz. Çünkü hikâyedeki çocuk başarılı çocuktur. Acaba böyle mi?

Milli Eğitim Bakanlığı’na göre de başarılı çocuk hikâyedeki çocuktur. Burada tanımlanmış başarı; ortaya konulan hedeflere ulaşma derecesi olarak belirtilmiştir. Ve bu hedef de arkadaşlarını geride bırakarak testlerden daha fazla net çıkartabilme anlamına gelmektedir.

Zira MEB’e göre semtindeki amatör kulüpte “başarılı” şekilde futbol oynadığından, ilk 11’de yer bulan ancak, derslerini aksatarak idmanlara katılması sebebiyle testlerde daha az net çıkartan çocuk başarısız çocuktur. Bundan dolayı başarılı futbolcu yetiştiremeyiz. Yetiştirmiş olsak bile MEB’e göre bu çocuk akademik olarak yine de başarısız çocuktur. (Eminim ki, etrafınızda çok iyi sportif özellikleri olan ancak, MEB’in tanımladığı başarı hikâyesine mutlak surette inanması dolayısıyla, ebeveynlerince akademik derslere aşırı şekilde zorlamaları nedeniyle akademik ve sportif alanların her ikisinde de başarısız ve de mutsuz olan gençlerin nice “Başarısızlık Hikâyeleri” mevcuttur.)

Yine, kendisinde ailesi tarafından biraz yetenek olduğunu düşünülerek, hafta sonu ders çalışan arkadaşlarından geri kalması göze alınarak ney veya gitar kursuna katılan öğrenci de başarısız çocuktur. Zira testlerde daha az net çıkartacağı muhtemeldir.

Öyle ki, merhameti sebebiyle mahallesindeki yaşlı teyzeye bir ihtiyacının olup olmadığını sormak, onunla ilgilenmek dahi bir öğrencinin başarısını olumsuz etkileyebilir. Öyle ya arkadaşları ders çalışırken “iyilik yapmak” akademik yarışta geri kalmak anlamına gelecektir bu durumda.

İnsanoğlu doğuştan farklı yaratıldığından, her çocuğun karakteri ve yetenekleri de farklıdır. Bu sebepledir ki her çocuk farklı alanlarda farklı eğilim kapasitesine sahiptir. Bu minvalde yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan çoklu zeka kuramı insanların fıtrattan sözel, mantık, görsel, sportif, müzik, sezgi, sosyal zeka gibi çoklu ve farklı özelliklere sahip olduğunu göstermektedir.

Doğuştan farklı yetenek kapasitesine sahip çocukları sadece sözel ve sayısal alanlarda yarıştırmak çocuklara yapılacak büyük bir haksızlık olduğu gibi ayrıca adaletsiz bir durumdur. Güreş yeteneği olan çocuğa basketbol oynamaya zorlamak bunun gibi bir şeydir işte.

Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı sadece bireysel başarıyı öngören stratejinin yanlışlığını geçte olsa fark etmiş olmalı ki, artık öğrencileri sadece akademik dersler üzerinden değerlendirmeyi terk edecek bir çalışmayı (cılız bir biçimde de olsa) başlattı. Proje ile öğrencilerin iştirak ettikleri yarışma ve sosyal etkinlikler akademik nota belirli bir derecede etki etmesi öngörülüyor. Şimdilik değerlendirme kriterlerinin belirlenmesine yönelik istişareler devam ediyor. Amaç; öğrencilerin yetenekleri doğrultusunda daha fazla sosyalleşmeleri. Tabii bu çalışmaya başta eğitim sendikaları başta olmak üzere, tüm tarafların objektif kriterlerin belirlenmesine katkı sağlamaları oldukça önem arz ediyor.

Söz konusu girişim, hâlihazırdaki uygulanan mevcut sistem sebebiyle, çocuklarımızı kabiliyetleri dışındaki alanlarda adaletsizce yarıştırmaya son verecek olması açısından olumlu görünüyor. Ancak, bunca yıldır yeteneklerinin MEB kriterleri çerçevesinde keşfedilememesi sebebiyle “başarısız” yaftası vurularak ailesi ve çevresi tarafından dışlanan ve daha vahimi kendisi de buna inanan insanlarımıza “Zararın neresinden dönülürse kârdır” atasözü teselli olacak mı?  burası tam bir muamma…

İnsanoğlunun gizli veya açık şekilde bir takım yeteneklerle yaratıldığı muhakkak olduğuna göre, okulun rolü de dışarıdan bir yığın bilgi birikimini çocuklarımıza enjekte etmek yerine, onlarda var bu yetenek potansiyelini ortaya çıkartarak geliştirmek olmalıdır.

Zira başarısız çocuk yoktur, başarısız stratejiler ve eğitim sistemleri vardır.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #