Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız, “Ailede çeşitli dönüşümlerin yaşanması doğal bu değişime kör değiliz, sağır değiliz; ama gelin görün ki ailede sadakat, mahremiyet, ülfet ve merhamet gibi temel değerler değişirse, değişimin ibresi gelişme değil çürüme olur ki maalesef bu konuda da ibre hayra alamet değil. Oysa aile bozulursa insan bozulur, aile bozulursa toplum bozulur, aile bozulursa insanlık yok olur. Hal böyleyken bu konuyu ne ertelemek ne de görmezden gelmek gibi bir lüksümüz yok” ifadelerini kullandı.
Yıldız, ailenin korunması için sağlam bir hukuk zemini, güçlü sosyal destek sistemleri, iş-aile hayatı uyumu, eğitim ve bilincin esas alınarak çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Aileyi korumak istiyorsak anayasal güvence altına almalı, sosyal destek mekanizmalarını güçlendirmeli ve medyanın toplumsal sorumluluğunu artıracak adımları vakit kaybetmeden atmalıyız. Diyanet-Sen olarak aileyi koruma ve güçlendirmek sorumluluğumuzu sendikal mücadelemizin önemli bir parçası olarak görüyor ve bu konuda kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ise ailenin sosyolojik açıdan toplumun örgütlenme modeli olduğuna işaret ederek “Aile kendi içinde küçük bir devlettir. Devlet ise en büyük ailedir.” ifadelerini kullandı. Aile kurumunun hayati derecede önemli olduğunun altını çizen Köse, egemen güçlerin aile üzerinde projeleri olduğunu, milletin insanlık kurumu olan ailenin yıkılması için her şeyi yaptıklarını söyledi.
Köse, devamında toplumsal cinsiyet eşitliği projesine dikkat çekerek bu projenin aile kurumunun temeline koyulmuş bir dinamite benzediğini, masum gibi görünen ama özünde aileyi yıkmak isteyen bir proje olduğunu belirtti. Toplumsal cinsiyet kavramına da açıklık getiren Köse, erkeklik-kadınlık algısının yıkılmaya çalışıldığını ifade etti. Cinsiyetsiz ve nikâhsız yaşam, ailesiz toplum gibi projelerin temelinde bu kavramın olduğunu Türk toplumunun bu konuda bilinçli ve duyarlı olması gerektiğini ifade etti.
Dünya literatüründe konuyla ilgili yapılan çalışmalara da değinen Saffet Köse, “Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet karmaşasıyla ilgili cinsiyetin biyolojik değil toplumsal olduğunu iddia edenlerin insanlığa savaş açmış insanlar olduğuna atıf yaptı. Kadınlık-erkeklik algısını kaybetmenin insanlığa pahalıya mal olacağını, toplumsal cinsiyet merkezli her projenin aile kurumuna ciddi zararlar verdiğini ve vermeye devam edeceğini söyledi.
ÇALIŞMA HAYATINDAN SAYFASINI